Yapay Zeka ile Hayatınızı Kolaylaştırın

Yapay zeka terimi ilk olarak 1956 yılında Dartmouth Konferansı'nda ortaya atıldı. Alan Turing gibi öncüler, "makineler düşünebilir mi?" sorusunu sorarak bu alanın teorik temellerini attılar. Bu dönem, AI'nın bir akademik disiplin olarak doğduğu ve ilk programlama dillerinin (LISP gibi) geliştirildiği bir başlangıç noktasıydı. Araştırmacılar, makinelerin problem çözme ve sembolik akıl yürütme yeteneklerine odaklandılar.

1980'ler, "uzman sistemler" olarak bilinen AI programlarının ticari olarak başarılı olduğu ilk dönemdi. Bu sistemler, belirli bir alandaki insan uzmanlığının bilgisini taklit ederek karar verme süreçlerine yardımcı oluyordu. Tıp, mühendislik ve finans gibi alanlarda kullanılarak AI'nın pratik potansiyelini gösterdiler. Ancak bu sistemlerin bilgi tabanlarını oluşturmak ve sürdürmek oldukça zordu.

İnternetin yaygınlaşması ve bilgi işlem gücündeki artış, devasa veri setlerinin (büyük veri) ortaya çıkmasına neden oldu. Bu durum, makine öğrenmesi algoritmalarının gelişimi için mükemmel bir zemin hazırladı. Artık sistemler, verilerden öğrenerek kendi kendilerini geliştirebiliyordu. Bu dönem, Google'ın arama motoru ve Amazon'un öneri sistemleri gibi AI tabanlı hizmetlerin hayatımıza girdiği bir devrimdi.

Derin öğrenme, yani çok katmanlı sinir ağlarının kullanılması, AI alanında bir çığır açtı. Görüntü ve ses tanıma, doğal dil işleme gibi alanlarda insan seviyesinde ve hatta ötesinde başarılar elde edildi. Akıllı asistanlar (Siri, Alexa), otonom araçlar ve üretken yapay zeka (ChatGPT gibi) günlük hayatımızın bir parçası haline geldi. AI artık her sektörde inovasyonun ana itici gücü konumundadır.